Kadın Olmak
Cumartesi, Şubat 03, 2018
Bir kitap okuyorum son günlerde. Adı 'Hamilelik Enerjisi.' Hamilelik kısmı değil, enerji kısmı asıl konumuz şuan belki de. Arkasındaki ve birkaç sayfasındaki yazı düşündürdü beni. Kitabın arka kapağındaki yazı aynen şöyle diyor:

Ne diyor yazar, kadın-erkek dengemiz değişti! Hatta kitabın devamında, kadınların hayatta bir çok aktif rol aldıkça, kadınlık enerjisini kaybettiğini söylüyor. Katılıyor muyum, kesinlikle! Biz güçlü kadınlar, hayatta bir çok role sahip olduk. Hem kariyer yaptık, hem anne olduk. Erkeklerin yapabildiği bir çok işi kadınlar olarak da başardık. Güçlendikçe güçlendik. İşte ayrı, evde ayrı yeri geldi çift mesai yaptık. Anaç duygularımızı bastırıp, problemlerin derinlerinde dolaştık.
Kadın olmak, kadınlık enerjisine sahip olmak demek; yalnızca anne olmak, eş olmaktan mı ibaret olmalıydı? Güçlü olmak mıydı buradaki mesele? Hayır tabi ki, asla!
Kadın olmak aynı anda bir çok sıfata sahip olabilmekti. Kadın olmak, hayatın tüm güçlüklerini göğüsleyebilmek, mücadele edebilmekti. Fakat, unuttuğumuz bir şey vardı. Biz kariyer peşinde, güç peşinde koşarken, anneliği ayak bağı gördük bazen. Hayatımıza girecek meleğin varlığını bile kendi hayat planlarımıza kurban ettik. Ya da hepsini bir arada götürmeye çalışıp, tökezledik zaman zaman. Ayağa kalkmak için daha da güçlendik. Öyle güçlendik ki. Kendi hayatımız, kendi kararlarımız, kendi kariyerimiz, kendi ekonomik özgürlüğümüz, yapabildiklerimiz, yapabileceklerimiz. Kimseye ihtiyaç duymadan yaşayabilecek bir hale geldik. Kabul edin, bu durum erkeklerin işine geldi. Sevdiler onlar da yeni nesil güçlü kadınlarını. Biz kimseye ihtiyaç duymadıkça, onlar omuzlarımıza daha çok yük verdi. Zaman geçtikçe erkeklerin rolleri de bize geçiverdi. Biz de sevdik güçlü kadın olmayı !
Halbuki hayat rollerden ibaret değildi. Hayatı paylaşmaya söz verdik, ettiğimiz evlilik yeminlerinde. Biz seviyoruz süper kadın olmayı, seviyoruz günün ayrı saatinde ayrı sıfatlarla hitap almayı, biz seviyoruz tek başına her şeyle baş edebilmeyi, biz seviyoruz yeri geldiğinde yaslanılacak omuz olmayı. Bizim yalnızca ihtiyacımız olan, kadın olduğumuz hatırlamak. İşte kadınlık enerjimizi kaybedişimiz bundan. Hayatın bu koşturmasında, edindiğimiz bu rollerde kadın olduğumuzu hissettirilmeyişimizden olsa gerek. Omuzlarımızdan yükleri alanlar olsa mesela, ya da ruhumuzu okşasa hayatımızdakiler. Ya da öyle bir derinde olsa ki hayatımızdaki erkeğin yeri, biz kimseye ihtiyacım yok diye düşünemesek. Yarım gibi hissetsek. Kadın işi, erkek işi olmasa. Biz beraber yol alsak, yürüdüğümüz yollarda. Biz seviyoruz hepsi birden olmayı..Yeter ki siz erkekler yol arkadaşımız olup, destek olun attığımız tüm adımlarda..
0 yorum