Kadın Olmak

Cumartesi, Şubat 03, 2018



Bir kitap okuyorum son günlerde. Adı 'Hamilelik Enerjisi.' Hamilelik kısmı değil, enerji kısmı asıl konumuz şuan belki de. Arkasındaki ve birkaç sayfasındaki yazı düşündürdü beni. Kitabın arka kapağındaki yazı aynen şöyle diyor:

''Eskiden "tekne kazıntısı" bebekler vardı hatırlar mısın? Anne ve babasının emeklilik çağında dünyaya gelmiş kıymetli çocuklar... Namı diğer emeklilik bebekleri... Sanki eskiden hamile kalmak daha kolaydı değil mi? Kadınlar kırklı yaşlarındayken bile kolaylıkla doğum yapabiliyorlardı. Tüp bebek merkezleri bu kadar yoğun değildi. Çocuk sahibi olamadığı için doktora başvuranların sayısı günümüzdeki talebin neredeyse üçte biri kadardı... Sence ne oldu da hamile kalmak artık daha güç bir mesele haline geldi, doğurganlığının en verimli çağındaki kadınlar bile hamile kalmakta zorlanır oldu? Çünkü erkek-kadın dengemiz değişti!''
                         
Ne diyor yazar, kadın-erkek dengemiz değişti! Hatta kitabın devamında, kadınların hayatta bir çok aktif rol aldıkça, kadınlık enerjisini kaybettiğini söylüyor. Katılıyor muyum, kesinlikle! Biz güçlü kadınlar, hayatta bir çok role sahip olduk. Hem kariyer yaptık, hem anne olduk. Erkeklerin yapabildiği bir çok işi kadınlar olarak da başardık. Güçlendikçe güçlendik. İşte ayrı, evde ayrı yeri geldi çift mesai yaptık. Anaç duygularımızı bastırıp, problemlerin derinlerinde dolaştık.
Kadın olmak, kadınlık enerjisine sahip olmak demek; yalnızca anne olmak, eş olmaktan mı ibaret olmalıydı? Güçlü olmak mıydı buradaki mesele? Hayır tabi ki, asla!
 Kadın olmak aynı anda bir çok sıfata sahip olabilmekti. Kadın olmak, hayatın tüm güçlüklerini göğüsleyebilmek, mücadele edebilmekti. Fakat, unuttuğumuz bir şey vardı. Biz kariyer peşinde, güç peşinde koşarken, anneliği ayak bağı gördük bazen. Hayatımıza girecek meleğin varlığını bile kendi hayat planlarımıza kurban ettik. Ya da hepsini bir arada götürmeye çalışıp, tökezledik zaman zaman. Ayağa kalkmak için daha da güçlendik. Öyle güçlendik ki.  Kendi hayatımız, kendi kararlarımız, kendi kariyerimiz, kendi ekonomik özgürlüğümüz, yapabildiklerimiz, yapabileceklerimiz. Kimseye ihtiyaç duymadan yaşayabilecek bir hale geldik. Kabul edin, bu durum erkeklerin işine geldi. Sevdiler onlar da yeni nesil güçlü kadınlarını. Biz kimseye ihtiyaç duymadıkça, onlar omuzlarımıza daha çok yük verdi. Zaman geçtikçe erkeklerin rolleri de bize geçiverdi. Biz de sevdik güçlü kadın olmayı !
Halbuki hayat rollerden ibaret değildi. Hayatı paylaşmaya söz verdik, ettiğimiz evlilik yeminlerinde. Biz seviyoruz süper kadın olmayı, seviyoruz günün ayrı saatinde ayrı sıfatlarla hitap almayı, biz seviyoruz tek başına her şeyle baş edebilmeyi, biz seviyoruz yeri geldiğinde yaslanılacak omuz olmayı. Bizim yalnızca ihtiyacımız olan, kadın olduğumuz hatırlamak. İşte kadınlık enerjimizi kaybedişimiz bundan. Hayatın bu koşturmasında, edindiğimiz bu rollerde kadın olduğumuzu hissettirilmeyişimizden olsa gerek. Omuzlarımızdan yükleri alanlar olsa mesela, ya da ruhumuzu okşasa hayatımızdakiler. Ya da öyle bir derinde olsa ki hayatımızdaki erkeğin yeri, biz kimseye ihtiyacım yok diye düşünemesek. Yarım gibi hissetsek. Kadın işi, erkek işi olmasa. Biz beraber yol alsak, yürüdüğümüz yollarda. Biz seviyoruz hepsi birden olmayı..Yeter ki siz erkekler yol arkadaşımız olup, destek olun attığımız tüm adımlarda..


You Might Also Like

0 yorum

Hakkımda-Dilek Budak

Photo Profile
İstanbullu. Evli ama çocuksuz. Mesleği bilim, ruhu sanat, elleri yaratıcılık dolu olan. Yazmak en büyük tutkusu. Hem plazalı bir iş kadını, hem mükemmellik seviyesine gözünü dikmiş ev kadınıyım ben. Bazen aşçı, bazen sanatçı, bazen toplantıdan toplantıya koşan beyaz yakalı. Her şeyden bir doz olmalı hayatında. Ama az ama çok. E o zaman ne diyoruz. Hoşgeldim :)

Instagram

İzleyiciler